11 Şubat 2013 Pazartesi

Aynalıkavak Kasrı

Ortaokul yıllarımda okulumuzun hemen arka sokağında bir konak vardı, büyük bir bahçe içinde kapısında bekçi kulubesi ... Hep önünden geçerdik ama içeriye girmek son sınıfa kadar nasip olmamıştı, ve son karne günü okuldan erken çıkma şerefine soluğu Aynalıkavak Kasrı'nda almıştık ...

 
17. yüzyıldan itibaren Haliç kıyılarını süsleyen ve günümüzde Aynalıkavak Kasrı adıyla tanınan yapı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde “Aynalıkavak Sarayı” ya da “Tersane Sarayı” olarak bilinen yapılar grubundan günümüze ulaşabilen tek örnektir. Kasımpaşa Hasköy’de yer alan kasrın, ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmemekle birlikte; Evliya Çelebi’ye göre Fatih Dönemi’nde, bir başka kaynakta ise 1613 yılında Kaptan-ı Derya Halil Paşa tarafından yaptırılmıştır.
 
Aynalıkavak Kasrı
 
Burası TBMM Milli Saraylar birimine bağlı bir saray statüsünde. Buraya girmek için Müze kart geçerli değil, giriş ücreti 2012 yılında 2 TL idi. Çok büyük bir bahçe içerisinde restore edilmiş bir kasır ve ufak bir kafetaryadan oluşuyor. Kasrı ziyeret etmek dışında buraya bahçedeki kafetarya için de gelebilirsiniz çünkü geniş ve bakımlı bahçede deniz manzarasına karşı huzurlu biryer olduğu kesin.


 


Kasrı tek başınıza gezemiyorsunuz, kapıda sizi bekleyen görevli rehberler 4-5 kişilik grupları kasır içerisinde hem gezdirip hemde detayları anlatıyorlar. Şahsen bu uygulamayı çok beğendim, Kültür Bakanlığına bağlı saraylarda da bu uygulamaya geçilmesi gerekiyor bence.
 
 
 
Giriş göz kamaştırıcı, oradan bekleme odasına geçiliyor, sonra salon beliriveriyor. Salon o kadar iç açıcı, havadar ve aydınlık ki anlatamam. Mobilyalar, duvarlar, tavan... Koltuklar cevizden mi dersiniz, meşeden mi? Sonra iki kenarda asılı iki ayna... Ortada yüksekçe, oyularak desen verilmiş ayaklarıyla mermer bir masa... Pencereler görkemli, perdeler gösterişli...

 
Selamlık
 
Giriş mekânına bir verandadan girilip, oradan da geniş bir salona geçiliyor. Salonun üç tarafında ipek döşemeli divanlar, duvarlarında ise mavi zemin üzerine altın yaldızlarla yazılmış III. Selim’e ait bir şiir yer alır. Salon üç yönde bahçeye bakan hatlarla bezenmiş pencerelere sahip ve üzeri kubbeyle örülü bir arz odası görünümündedir.




Harem Dairesi

Kasrın alt katı yaşadıkları dönemde hizmetçilere tahsis ediliyormuş. şimdi müzik aletleri müzesi olarak kullanılıyor. Fatma Gevheri Osmanoğlu'nun estrümanları da burada sergileniyor ve muhtelif yazma notalar, sonra notlar, resimler... ilgilileri için tam bir hazine.

 
Musiki Müzesi

Musiki Müzesi
 
 
 
Müzeyi gezip alt kattan çıkış yaptığınızda direk sahile bakan tarafa çıkıyorsunuz. Ön taraftaki tersane kalktığında kasır eskiden olduğu gibi deniz ile tekrar kavuşup muhteşe bir konuma erişecektir.
 
Tersanenin kapattığı deniz manzarası
 
 
Aynalıkavak Kasrı 14 yıllık bir restorasyonun ardından yeni hali ile mutlaka ziyaret edilmesi gereken mekanlar arasındaki yerini almıştır. 3.Selim'in o eşsiz bestelerini yaptığı oda ile tanışmak ve alt katında yer alan müzik aletlerini görmek için bile gidilir. Arka bahçesindeki kafeteryasında soluklanmayı da ihmal etmeyin.

 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder